plastik arı kovanı satışı fiyatları ve mahşer bilgileri489

 bolu satılık daire


plastik arı kovanı satışı fiyatları ve mahşer bilgileri489  sizlere en güzel bilgileri veren plastik arı kovanı satışı fiyatları dediki “Defterikebir,” dedi Larry yavaşça. “En azından üstünde ya du. İçine bakmadım. O sırada evin eski sahibine ait olabilecı şünüyordum. Ama öyle olsaydı Harold’ın bundan haberi olurdu ö mi? Gevşek taşı ikimiz de fark etmişiz. Diyelim ki o da buldu, önce orada yaşayan kişi içini küçük sırlarıyla, kaçırdığı vergile fantezilerle falan doldurmuş olsa bile bunlar Harold’a ait değil,plastik arı kovanı satışı fiyatları musun?”“Evet, ama...”“Dedektif Undervvood açıklama yaparken sözünü kesme, sen kız. O sırlar Harold’a ait değilse neden zahmet edip tekrartaşmal leşin? Gizledi, çünkü günlük ona aitti. İçindeki sırlar da. öyk!' “Sence hâlâ orada mıdır?”“Olabilir. Bence gidip bakmakta fayda var.”
“Şimdi mi?”“Yarın. Defin Komitesi’nin işleri için çıkacaktır. Nadinede sonraları santralda çalışanlara yardım ediyor.”
“Tamam,” dedi Fran. “Sence bunları Stu’ya anlatmalı mıyın “Ben bekleyelim derim. Neler olduğunu öğrenmeden ortalığı ne katmanın bir anlamı yok. Günlük orada olmayabilir, İçinde yapılacaklar listesi olabilir. Ya da tamamen masum yazılar. VeyaH siyasi planları. Belki de şifrelidir.”
“Bu hiç aklıma gelmemişti. Peki ya içinde... önemli bir şey v
zaman ne yapacağız
P17?”
“Sanırım Kalıcı Kurul ile paylaşmamız en doğrusu olacak, bir an önce yapmamız için bir sebep daha. Ayın ikisinde toplantın Kurul ne yapılması gerektiğine karar verecektir.”
Mahşe
“Öyle mi?”
“Bence öyle,” dedi ama bir yandan da Leo'nun kurul hakkında söylediklerini düşünüyordu.
Fran oturduğu yerden kayarak aşağı indi. “Kendimi daha iyi hissediyorum. Teşekkür ederim Larry.”
“Nerede buluşalım?”
“Harold’ın evinin karşısındaki küçük parkta. Yarın saat birde orada buluşalım.”
“Tamam,” dedi Larry. “Yarın görüşürüz.”
Frannie kendini haftalardır olmadığı kadar hafif hissederek eve gitti. Larry’nin dediği gibi yapılması gerekenler ortadaydı. Defterikebir bütün şüphelerini ortadan kaldırabilirdi. Ama korktukları başlarına gelirse...
Eh, o zaman da kurul ne yapılması gerektiğine karar verirdi. Larry’nin de hatırlattığı gibi ayın ikisinde, Nick ve Ralph’in Baseline Yolu’nun sonundaki evinde toplanacaklardı.
Eve girdiğinde Stu’yu elinde deri kaplı, ağır bir kitap ve bir kalemle yatak odasında oturur buldu. Kapağındaki altın yaldızlı başlık şöyleydi; Colorado Ceza Hukuku Kanununa Giriş.
"Ağır bir konu,” dedi Fran ve onu öptü.
"Hem de nasıl.” Stu kitabı masanın üstüne fırlattı ve kalın kitap tok bir sesle düştü. “Ai Bundell getirdi. Güvenlik Kurulu kolları sıvamış durumda Fran. İkinci toplantıda Kalıcı Kurul ile görüşmek istiyor. Sen neler yaptın bakalım güzel bayan?”
"Larry Underwood ile konuştum.”
Stu, ona dikkatlice baktı. “Sen ağladın mı?”
“Evet.” Gözlerini kaçırmadan ona baktı. “Ama şimdi kendimi daha iyi hissediyorum. Çok daha iyi.”
“Bebek hakkında mı konuştunuz?”
“Hayır.”
“O halde neydi?”
"Yarın akşam söylerim. Her şeyi anlatacağım. Ama o zamana dek soru .sorma olur mu?”
“Ciddi bir mesele mi?”
“Bilmiyorum Stu.”
battaniyeler, daha birçok alet açıktı. Boulder’ın her yerindei(■ elektrik tüketimi söz konusu. Yük bir yerde çok ağuoluncj ' olduğu diğer jeneratörlerin devreye girmesi gerekiyordu, çalışmıyordu! Anladınız mı?” Brad heyecandan yerinde dut,' “Gary! Gary, Indiana yanıp kül olmuştu, hatırlıyor musunuz?” Başlarını salladılar.
“Emin olmak mümkün değil, muhtemelen asla öğrenen^ ama orada da böyle olmuş olabilir. Elektrik yeterince erkenkesiiu Doğru koşullar oluşursa bir elektrikli battaniyenin kısa devrej tıpkı Bayan O'Leary’nin ineğinin Chicago’daki feneri devirmesi yük bir felakete yol açabilir. Bu jeneratörler yükü aktarmak isti aktarabilecekleri bir yer yoktu. Bu yüzden aşırı yüklenip iflas etli ce bu başımıza geldiği için şanslıyız, önemli bir ders oldu.”
“Öyle diyorsan öyledir,” dedi Ralph şüpheyle.
“Bütün işi baştan yapmamız gerek, ama sadece bir motorda, hizmete başlarız. Ama...” Brad parmaklarını farkında olmadanlı şaklatmaya başladı. “Yaptığımız işten emin olana dek elektriği ve Bir başka ekip kurabilir miyiz? On, on iki kişilik?”
“Tabii, olur,” dedi Stu. “Ne için?”
“Fiş Çekme Ekibi. Boulder’ı turlayıp her elektrikli aletin fış çekler. Bu iş bitmeden elektriği vermeye kalkışamayız. İtfaiye yok millet.” Heyecanla küçük bir kahkaha attı.
“Yarın akşam Kalıcı Kurul toplantısı var,” dedi Stu, “Gelif neden talep ettiğini açıklarsın ve ekibi kurarsın. Ama bu aşın yi nin tekrar gerçekleşmeyeceğinden emin misin?”
“Evet, kesinlikle eminim. Açık kalan o kadar çok cihaz c bugünkü olay da yaşanmazdı. Konu açılmışken, biri NorthCadd dip yangın çıkıp çıkmadığına baksa iyi olacak.”
Brad’in şaka yapıp yapmadığını kimse anlamadı. Sonradı küçük yangın çıktığı anlaşıldı. Genellikle fırınlardan kaynal Yağmur serpiştirmekte olduğu için hiçbiri büyümemişti. ÖzgüıB insanların 1 Eylül 1990 gününe dair unutamadıkları en büyük! riğin otuz saniyeliğine bile olsa tekrar gelmiş olmasıydı.
Fran bundan bir saat kadar sonra bisikletiyle Harold’ın evinin karşısındaki Eben G. Fine Parkı’na girdi. Boulder Deresi, parkın kuzey ucunda, piknik masalarının hemen ötesinde sakince şırıldıyordu. Sabahki hafif yağış, yerini sise bırakmıştı.
Etrafına bakınıp Larry’yi aradı, göremeyince bisikletinin destek ayağını indirdi. Çiylerle kaplı çimler üzerinde salıncaklara doğru yürümeye başlamıştı ki bir ses duyuldu. “Buradayım Frannie.”
Fran irkilerek kadın ve erkek tuvaletlerinin bulunduğu küçük binaya döndü ve anlık bir korkuya kapıldı. İki bölüm arasında kalan boşluktaki gölgeler içinde uzun boylu biri duruyordu ve bir an için sanmıştı
Sonra uzun boylu kişi gölgeler içinden çıktı ve Fran haki bir gömlek ve solmuş kot pantolon giymiş olan Larry’yi görüp rahatladı.
“Seni korkuttum mu?” diye sordu Larry.
“Evet, biraz.” Kalp atışları yavaşlarken salıncaklardan birine oturdu. “Sadece karanlıkta dikilen bir şekil görünce..."
“Kusura bakma. Burası Harold’m evinden görülmüyor, ama yine de böyle daha güvenli olacağını düşündüm. Bakıyorum sen de bisikletle gelmeyi tercih etmişsin.”
Fran başını salladı. “Daha sessiz.”
“Benimkini şu tarafta, görülmeyecek bir şekilde bıraktım.” plastik arı kovanı satışı fiyatları Başıyla oyun parkının yanındaki alçak duvarlı yapıyı işaret etti.
Frannie bisikletini kaydırak ve salıncakların arasından iterek oraya götürdü. İçeride rutubet ve küf kokusu vardı. Herhalde araba kullanamayacak kadar küçük veya kafayı bulmuş olan gençler burayı yiyişme alanı olarak kullanıyordu, diye düşündü. Zemin, boş bira kutulan ve sigara izmaritleriyle doluydu. Uzak köşede buruşturulup atılmış bir külot, diğer köşede ise sönmüş bir ateşin kalıntıları vardı. Bisikletini Larry’ninkinin yanına bırakıp hemen çıktı. O karanlıkta ve yoğun nahoş kokular içerisinde Kara Adam'ı elinde kıvrılmış askıyla arkasında dikiliyor halde hayal etmek gereğinden fazla kolaydı.
■‘Tipik bir Holiday Inn, değil mi?” dedi Larry sevimsiz bir ses tonuyla.
"Benim kalmayı tercih edeceğim bir yer değil,” dedi Fran hafifçe ür-pererek. “Sonuç ne olursa olsun bu gece Stu’ya her şeyi anlatmak istiyorum Larry.”
917
Stephen King
Masanm altında bir kutu gördü ve uzanıp aldı, üsty
telsiz seti, piller dahil değildir yazıyordu. Larry^.
baktı, ama hafifliği yüzünden boş olduğunu daha açmadan 3^^ “Fare kapanı değil telsiz yapıyor,” dedi Fran.
“Yok, bu alınıp monte edilenlerden değil. Kullanımahs
lardan. Belki üzerlerinde bir tür değişiklik yapıyordu. Harold’dj,,, bilecek bir şey. Stu'nun Ralph ve Harold ile birlikte Abagaii^^j maya çıktığı akşam telsizle iletişimin kötülüğünden nasıl şiiâyç,. hatırlıyor musun?”
Fran başını salladı, ama yine de kablo parçacıklarında onaij, eden bir şey vardı.
Larry kutuyu yerine bıraktı ve daha sonra hayatının en hâtaİK si olduğuna karar verdiği cümleyi kurdu. “Önemli bir şey değil Hı delim.”
Basamakları tırmandılar ama kapı bu sefer kilitliydi. Fran,a kınca Larry omuz silkti. “Buraya kadar...”
Fran başını salladı.
Larry omzuyla kapıyı birkaç kez zorladıktan sonra içe gö( olduğunu hissedip daha fazla yüklendi. Bir metalin koptuğunu duyı! kapı savrularak açıldı. Larry eğilip mutfak zeminindeki sürgiij “Bunu geri takabilirim, aradaki farkı anlamaz bile. Amabununi tornavida gerekli tabii.”
“Uğraşmana değmez. Nasılsa kırık camı görecek.”
“Doğru. Ama sürgü yerli yerinde olursa... neye gülüyorsunf
“İstersen sürgüyü geri tak. Ama diğer taraftan nasıl düşünüyorsun?”
Larry bir süre düşündükten sonra, “Tanrım,” dedi. “Çokbil dmlardan nefret ediyorum.” Sürgüyü yere fırlattı. “Hadi şu şömiı kalım.”
Gölgeler içindeki oturma odasına girdiler. Fran’in tedi artmıştı. Geçen sefer Nadine’in anahtarı yoktu. Bu kez geridöndi dirde içeri girebilecekti. Geri dönerse suçüstü yakalanacaklardı, şerif olarak ilk görevinin kendi hayat arkadaşını haneye tecaviüdc lamak olması çok acı olurdu.
Mahşer
“Şu değil mi?” diye sordu Larry.
“Evet. Çabuk ol.”
“Muhtemelen yerini değiştirmiştir,” dedi Larry. Harold gerçekten de plastik arı kovanı satışı fiyatları değiştirmişti. Günlüğü tekrar gevşek taşın altına koyan Nadine’di. Larry ve Fran bunları bilmiyordu elbette. Tek bildikleri, Larry gevşek taşı çektiğinde altın yaldızlı DEFTERİKEBİR başlığıyla günlüğün orada olduğuydu. Gözlerini ona dikip bakakaldılar. Oda aniden daha karanlık, daha sıcak ve daha boğucu bir hal aldı.
“Eee,” dedi Larry. “Flayran hayran bakacak mıyız, okuyacak mıyız?”
“Sen oku,” dedi Fran. “Ben dokunmak bile istemiyorum.”
Larry defteri boşluktan alıp üstündeki taşın tozunu hiç düşünmeden sildi. Sayfaları rasgele çevirmeye başladı. Yazılar ince uçlu keçeli kalemle yazılmıştı. Satırlar ince, dar bir elyazısıyla doluydu... fazlasıyla özenli, titiz bir adamın yazısıydı. Paragraf yapılmamıştı. Sayfaların sağında ve solunda incecik bir boşluk vardı. Boşluklar o kadar düzgündüler ki cetvelle ayarlandığı sanılabilirdi.
“Bunu okumak üç günümü alır,” dedi Larry ve sayfaları sondan başa doğru karıştırmaya devam etti.
“Dur,” dedi Fran ve uzanıp birkaç sayfa geri döndü. Burada, satırların akışı kalın kenarlı bir kutucukla kesintiye uğramıştı. Kutucuğun içinde bir tür özdeyiş vardı;
Kaderini takip etmek, kendini daha büyük bir Güç'e, Takdiri-ilahi’ye teslim etmek demektir; ama kendi yolunu takip etmenin daha da büyük bir Güç'e işaret ediyor olması mümkün değil midir? Deniz fenerinin anahtarı sizin TANRINIZDA, sizin ŞEYTANINIZDA; son iki ayda bununla uzun uzun boğuştum; ama her birimize YÖN BULMA sorumluluğu verilmiş.plastik arı kovanı satışı fiyatları sundu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder